Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 2. abdülhamit

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
cadsy
Prenses Moderatör
Prenses Moderatör
cadsy


Mesaj Sayısı : 230
Kayıt tarihi : 25/05/09
Yaş : 34
Nerden : giresun

2. abdülhamit Empty
MesajKonu: 2. abdülhamit   2. abdülhamit Icon_minitimeC.tesi Mayıs 30, 2009 10:22 pm

Osmanlı padişahlarının otuz dördüncüsü ve İslam halifelerinin doksan dokuzuncusu.

Saltanatı: 1876-1908
Babası: Abdülmecid Han - Annesi: Tir-i Müjgan Sultan
Doğumu: 21 Eylül 1842 Vefatı: 10 Şubat 1918

Çok iyi bir tahsil görerek din ilimlerini ve Fransızcayı mükemmel bir
şekilde öğrendi. Amcası Abdülaziz Han onu Mısır ve Avrupa
seyahatlerinde yanında götürdü. Abdülaziz Han'ı tahttan indirip şehit
ettiren, böylece Osmanlı Devleti'nde idareyi ele geçirin batı kuklası
bazı paşalar, V. Murat'ın şuurunun bozulması üzerine, devlet işlerine
karışmaması ve yalnız millet meclisinin çıkaracağı kanunlara göre
hareket etmesi şartıyla, Abdülhamid Han'ı sultan ilan ettiler.

Tahta çıktığında Osmanlı Devleti tam bir bunalımın eşiğindeydi. Karadağ
ve Sırbistan'da savaş aleyhimize dönmüş, Bosna-Hersek ve Girit'te
ayaklanmalar çıkmış, mali kriz son haddine varmıştı. Bu arada sadrazam
Mithat Paşa ve arkadaşlarının isteği üzerine 23 Aralık 1876'da Birinci
Meşrutiyet ilan edildi. Ancak gayrimüslimlerin dahi yer aldığı Meclis-i
Mebusan'ın ilk işi Rusya'ya harp ilanı oldu. 93 harbi diye tarihe geçen
bu savaş, Osmanlı Devleti için tam bir felaket getirdi. Ruslar İstanbul
önlerine kadar geldi. Bir milyondan fazla Türk, Bulgaristan'dan
İstanbul'a hicret etti. Mütareke isteyen Sultan Abdülhamid, ilk iş
olarak devleti parçalanma ve yok olma yoluna doğru götüren Meclis-i
Mebusan'ı kapattı (13 Şubat 1878) ve devlet idaresini eline aldı.
Ayastefanos antlaşması ile Osmanlı Devleti Makedonya, Batı Trakya,
Kırklareli, Kars, Ardahan ve Batum'u kaybediyordu. Ancak İngiltere ile
anlaşan Abdülhamid Han, Kıbrıs'ın idaresini onlara bırakmak şartıyla,
yeniden topladığı Berlin Konferansı'nda kaybedilen toprakların bir
kısmına sahip oldu.

Abdülhamid Han büyük meseleler karşısında bunalan Osmanlı Devleti'ni
bundan sonra dahiyane bir siyaset, adalet ve fevkalade bir kudretle
yönetti. Düyun-u Umumiye idaresini kurarak iki yüz elli iki milyon
tutan devlet borçlarını yüz altı milyona indirdi. Memlekette büyük bir
imar faaliyeti ile eğitim ve öğretim seferberliği başlattı. Çoğu şahsî
parasından olmak üzere cami, mescit, mektep, medrese, hastane, çeşme,
köprü vs. gibi toplam 1552 eser yaptırdı. Ülkenin dört bir yanını
demiryolu ile döşedi. Yunanlıların Girit'te isyan çıkarıp, Türkler
arasında toplu katliamlar yaptırmaya başlamaları üzerine, Yunanistan'a
harp ilan etti. Alman kurmaylarının altı ayda geçilemez dedikleri
Termopil geçidini 24 saatte aşan Osmanlı ordusu, Atina önüne vardı.
Yunanistan'ın tamamen Osmanlı eline geçeceğini anlayan Avrupalı
devletler, sulha zorladılar ve bunda muvaffak oldular.

Yahudilerin Filistin'de bir cumhuriyet kurma teşebbüslerinin karşısına
çıktı. Onların Osmanlı borçlarını bütünüyle silelim tekliflerini
reddetti. Bu toprakların kanla alındığını, asla terk edilemeyeceğini
sert bir dille bildirdi. Filistin topraklarının yahudilere satılmaması
için gerekli tedbirleri aldı. Doğu Anadolu'da Ermeni hareketlerine
karşılık Hamidiye alaylarını kurdu ve bölgede asayişi temin ile Osmanlı
hakimiyetini pekiştirdi.

Sultan Abdülhamid Han'ı tahttan indirmeden Osmanlı Devleti'ni
parçalamanın ve İslam'ı yok etmenin mümkün olmadığını gören bütün iç ve
dış düşmanlar bu Türk hakanına karşı cephe aldılar. Bir taraftan
Sultan'ı gözden düşürmek üzere her türlü iftira ve kötüleme
kampanyaları yaparlarken, diğer taraftan suikastlar tertip ettiler.
Ermeni asıllı Fransız yazar Albert Vandal'ın "Le Sultan Rouge=Kızıl
Sultan" şeklinde ortaya attığı iftiraları aynen alan bazı gafiller,
ansiklopedilere bunları yazarak genç nesilleri aldattılar.

Bu arada Padişah'ın devlet idaresinde nüfuzunu kırmak isteyen
batılılar, İttihat ve Terakki mensuplarını kışkırtarak 23 Temmuz
1908'de İkinci Meşrutiyeti ilan ettirdiler. Böylece otuz yıl durmuş
olan facialar tekrar başladı. 31 Mart Vakası sebebiyle İttihat ve
Terakki ileri gelenleri tarafından tahttan indirilen Abdülhamid Han,
Selanik'e gönderildi (27 Nisan 1909). 10 Şubat 1918'de Beylerbeyi
Sarayı'nda vefat eden Abdülhamid Han'ın naşı Çemberlitaş'ta dedesi
Sultan II. Mahmut'un türbesindedir.

II. Abdülhamit Han'ın güzel ahlakı, dine olan bağlılığı, edep ve
hayasının derecesi, akıl ilim ve adaletinin çokluğu, milleti için
gece-gündüz çalışması, düşmanlarına bile iyilik yapması, ciltler dolusu
eserlerle anlatılmaktadır. Onun tahttan indirilmesinin üzerinden 10 yıl
geçmeden imparatorluğun dörtte üçünün elden çıkması, memleketi 33 yıl
nasıl idare ettiğine en açık delildir. Yine Abdülhamid Han'ın tahttan
indirilmesiyle beraber kan gölü haline çevrilen Ortadoğu'da hala huzur
tesis edilememiş olup, Arap alemi siyonizmin oyuncağı haline gelmiştir.


Vaktiyle İttihat ve Terakki fırkasının içinde Abdülhamid Han'a
düşmanlık eden Filozof Rıza Tevfik ve Süleyman Nazif pişmanlıklarını
aşağıdaki şiirliri ile dile getirmişlerdir.


Tarihler adını andığı zaman,

Sana hak verecek hey Koca Sultan,

Bizdik utanmadan iftira atan,

Asrın en siyasî Padişahına.

(Rıza Tevfik)

-------------------------------------------------------

Padişahım gelmemişken ya da biz,

İşte geldik senden istimdada biz,

Öldürürler başlasak feryada biz,

Hasret olduk eski istibdada biz.

(Süleyman Nazif)

ESERLERİ

1.Sultan Abdülhamid'in Hatıra Defteri
İsmet Bozdağ
Pınar Yayınları

HAKKINDA YAZILANLAR

1.Abdülhamid'in Son Günlerinde "İstanbul"
(Constantinople Aux Derniers Jours D'Abdul-Hamid)
Paul Fesch
Pera Turizm ve Tic.Aş.

Paul Fesch'in "Abdülhamid'in Son Günlerinde İstanbul" adlı bu eseri
II.Meşrutiyet'in ilanından sekiz ay önce (Kasım 1907) Paris'te
basılmıştır. Yazarın İstanbul'da bir müddet kaldığı, İstanbul'daki
Avrupalılar yaşayan rejim karşıtlarıyla özellikle Prens Sabahattin ile
yakın ilişkiler içinde olduğu da bilinmektedir.

Kitap geleneksel bir gezi kitabı gibi başlamakta ve Simplon Ekspresi
ile yapılan Paris-İstanbul yolculuğunun anlatılması okuyucuya sıradan
bir gezi kitabı okuyacağı izlenimi vermektedir. Ama bu ilk bölümden
sonra yazar Osmanlı Devleti üzerine ayrıntılı bir incelem yapmaktadır.
Basının durumunu anlattıktan sonra, sansür, muhbirlik ve polis örgütünü
inceleyen Fesch daha
sonra II. Abdühamid'i, oğlu Burhanettin Efendi'yi veliaht yapma
çalışmalarını, peşinden de Vahdettin'in anlatır. İlk Meşrutiyet
Meclisi'nin oturumarı üstünde durur. Kitabın en ilginç bölümlerinden
biri de genellikle Fransa'da yaşayan Abdülhamid karşıtı Jöntürkler
hakkında verdiği bilgilerdir. Fesch bütün bu incelemelerden sonra;
Türkiye'nin gücü ve zayıflığını kendi görüşleri çerçevesinde
araştırmakta ve ilginç sonuçlara varmaktadır. Ardından o dönemde
Osmanlı İmparatorluğu'ndaki Fransız okullarını bağımsız bir bölümde
inceleyen yazar ardından Osmanlı topraklarında emperyalist güçler
arasındaki mücadeleleri ele alır. Kitabın sonunda ise İstanbul Fransız
Ticaret Odası'nın kaynaklarından da yararlanarak; Osmanlı
İmparatorluğu'nun o dönemdeki ticari ve sınai durumunu il il ayrıntılı
olarak incelemektedir.

Abdülhamid devri açısından önemli bir kaynak olan bu eseri dilimize
kazandıran Erol Üyepazarcı, bugünün bilgileri ışığında eleştirel bir
bakışla Fesch'in verdiği bilgileri değerlendirmiş ve çok sayıda
dipnotla eseri zenginleştirmiştir.

Abdülhamid Kızıl Sultan mı?
Cilt: 1
Tarihin Hükmü
Mustafa Müftüoğlu
Seha Neşriyat / Tarih Dizisi

Eserleri ve Hizmetleriyle Sultan Abdülhamid
Aydın Talay
Risale Yayınları


Babam Sultan Abdülhamid (Hatıralarım)
Ayşe Osmanoğlu
Selçuk Yayınları

Kavimlerin ömründe "bir an" sayılacak zamanda rejiminden lisanına,
kıyafetinden inançlarına kadar değişen bir ülkede tarih yazmak kolay
değildir. Çünkü, telaşlı ve genellikle yönlemiş kalemler, tarih
mozayiğinin çoğu parçasını yanlış yerlere koyarlar. Tahrif edilmiş
tarih ise, sadece masal'dır. 1960'daki ilk baskısı hızla tükenen bu
hatırat, tarih yazacakların istifadesine "birinci ağızdan" sunulmuş
belgelerdir. Rivayet ve dedikodu değildir. Cumhuriyet Türkiyesi'nde
başvekilik yapmış bir başka "birinci ağız"
olan Fethi Okyar, 1978'de neşredilen hatıratıyla Ayşe Osmanoğlu'nu
tasdikle kalmamış, elinizdeki kitabın tekrar tekrar basılmasını zaruri
kılmıştır.


Harem Penceresinden Sultan Abdülhamit
İsmet Bozdağ


2.Abdülhamit Han’ın Liderlik Sırları
Mehmet Aydın
Okumuş Adam Y. 2.Baskı İstanbul 2001

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
cadsy
Prenses Moderatör
Prenses Moderatör
cadsy


Mesaj Sayısı : 230
Kayıt tarihi : 25/05/09
Yaş : 34
Nerden : giresun

2. abdülhamit Empty
MesajKonu: Geri: 2. abdülhamit   2. abdülhamit Icon_minitimeC.tesi Mayıs 30, 2009 10:23 pm

Bilinmeyen Sultan
2. Abdülhamid
Joan Haslip
IQ Kültür-Sanat Yayıncılık / Araştırma-İnceleme
Çeviri: Nejlet Öztürk
Türkçe (Orijinal Dili: İngilizce); 335 s.; İstanbul Ağustos 2001
"İşte Avrupa'nın herhangi bir yerine gitmenize müsaade eden izin...
Tekrar İstanbul'a gelirseniz. Türkiye artık sadece küçük bir memleket
olacak... Demokrasi bir mezhep mücadelesi haline gelecek...
Zannetmemki, milletim bu günkünden daha mutlu olsun..."

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
2. abdülhamit
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Genel Forum :: Biyografi-
Buraya geçin: